Diş Bakımı
Dişler, insan vücudunun en önemli organlarındandır. Yiyeceklerin sindirim işlemi dişlerden başladığına göre, dişlerin önemi daya iyi anlaşılır. Dişler aynı zamanda konuşurken seslerin düzgün olarak çıkarılmasını sağlar. Dişleri olmayan insan yemeği kolayca yiyemez ve düzgün konuşamaz; sesleri istediği gibi çıkaramaz.
Önemi büyük olan dişlerin bakımından da itinalı bir şekilde yamak gerekir. Diş bakımı, bebelikten başlar. A, C ve D vitaminleri, dişlerin gelişmesinde önemli rol oynar. Anne Sütünün yetmediği zamanlarda, çocuğa yüksek kalorili besinler verilmelidir. Çocuğun Kalsiyumlu gıdalarla beslenmesi sağlanmalıdır. Bunlar, çocukta yeni dişlerin düzgün olarak teşekkül etmesi, çıkan dişlerin korunması ve diş etlerinin sağlamlığı yönünden çok önemlidir.
Dişlere zarar verece şeylerden uzak durulmalıdır. Çok soğuk ve çok Sıcak yiyecekler dişlere zarar verir. Dişlerle sert şeyler kırılmamalıdır. Dişler usulüne uygun olarak fırçalanmalıdır. Misvak dişler için çok faydalıdır. Yenilen her yemekten sonra dişlerin fırçalanması, diş sağlığı bakımından önemlidir. Çürüyen diş ya tedavi edilmeli, ya da çektirilmelidir. Çünkü, diş çürükleri çeşitli mikropları barındırdığı için bir çok hastalığı sebep olmaktadır. Diş eti iltihabıda önemli rahatsızlıklardandır.
Sağlık ağızdan başlar desek hiç yanlış olmaz. Sağlıklı dişlere sahip olmak için öncelikle birey tarafından diş sağlığının öneminin bilinmesi gerekiyor. İnci gibi güzel dişlere sahip olabilmek için verilen önerilere uyulması gerekir. Türkiyede maalesef diş sağlığına belirli kesimlerin dışında fazla önem verilmemektedir. Gelişmiş ülkelerde kendi dişleri ile hayatlarını sonuna kadar sürdürmektedirler.
Dişleriniz sahip olduğunuz en değerli organlarınızdan biridir. Kökleri, güçlü kaslarla çalışan çeneye gömülü olan dişleriniz, sindirimi kolaylaştırmak için yiyeceklerinizi çiğnememizi sağlar.
Dişlerin elbette estetik bir boyutu da vardır. Çoğunlukla, karşımızdaki kişide ilk farkettiğimiz şey o kişinin gülüşüdür.
Temiz ve sağlıklı görünen dişler, genel sağlığın bir işaretidir. Geçmişte, sağlıklı bir gülüş sadece gençlere aitti, çünkü yakın bir geçmişe kadar birçok kişi orta yaşa geldiğinde dişlerini kaybediyordu. Ancak günümüzde, diş bakımı, iyi beslenme ve ev hijyeni (temizliği), dişlerimize tüm yaşamımız boyunca sahip olmamıza olanak sağlamıştır.
Sağlıklı dişler elde etmek için yaşam boyu sürecek iyi bir diş hijyeni programı gereklidir (erken yaşta başlanılan ve sonraki yıllarda ısrarlı bir şekilde uygulanan bir program). Bu program, şeker ve karbonhidratların etkilerini azaltmak, için diyetinizde bazı değişiklikler yapmanızı da gerektirir.
Çocukların ve erişkinlerin çoğunda, başlıca sorun diş çürüğüdür. Diş çürümesine esas nedeni bakteriler ve karbonhidratlardır. Bakteriler, dişlerinizin üzerinde ince, hatta görünmez bir tabaka halinde bulunurlar. Tükürüğünüzdeki enzimler, ağzınızda nişastayı şekere çevirir. Bakteriler ise şekeri, dişlerinizi çürüten bir asite dönüştürürler.
Çocuğunuza, erken yaştan başlayarak düzenli bir diş fırçalama ve diş aralarını temizleme programı uygulatmaya başlayın. Diş çürükleri, çocuğunuzun ilk (bebek) dişleri patlamaya başlar başlamaz oluşmaya başlayabilir..
Hiç bir zaman bebeğinizin elinde meyve suyu ya da süt içeren bir biberonla uyumasına izin vermeyin. Bu içeceklerin içindeki şeker çürümeyi artırır. Eğer bebeğiniz uyuma esnasında biberonla yatıştırılmaya gereksinim duyuyorsa, biberonu suyla doldurun.
Yeni yürümeye başlayan bebeğinize günde iki kez dişlerini fırçalamasını öğretin. Siz de ona iyi bir örnek oluşturarak bu alışkanlığı kuvvetlendirin. Çocuklarınızın dişlerini florlu diş macunuyla fırçaladığından emin olun ve 3 yaşından geç olmamak kaydıyla düzenli diş kontrollerine başlayın.
Erişkinlerde, diş kaybının başlıca nedeni çürüklerdir. Buna ek olarak, ilerlemiş periodontal hastalık da, diş kaybına yol açabilir (bkz. Ağız ve Diş Bozuklukları).
Periodontal hastalık, dişleri destekleyen diş eti ve diğer dokuların enfeksiyonudur. Diş eti iltihabının (jinjivit:periodontal hastalığın hafif şekli) ortaya çıkma oranı tüm yaş gruplarında yüksektir ( 45 yaş ve üzeri erişkinlerde bu oranın % 80 in üzerinde olduğu rapor edilmiştir). Periodontitin (hastalığın daha ciddi şekli) ortaya çıkma oranı ise yaşa bağlıdır ve yaş ilerledikçe artar. 45 yaş ve üzeri kişilerin % 50 sine yakın bir oranının bundan etkilendiği düşünülmektedir.
İleri periodontit, dişlerin salanmasına ve sonuç olarak da kaybına yol açar. Ancak, doğru, günlük bir bakımla diş eti hastalıklarını önleyebilirsiniz.
Diş eti hastalıklarının en sık görünen belirtisi, özellikle fırçalama ve diş aralarının temizliği sırasında kolayca kanayan, şişmiş diş etleridir. Diğer belirtiler ise, kötü kokan nefes, yumuşak ya da hassas diş etleri, diş eti çizgisinde (diş etinin diş çevresinde bir kuşak oluşturduğu yer) iltihap, diş etinin aşağı çekilerek büzülmesi, sallanan diş, diş hizasının bozulması ve ısırmadaki değişikliklerdir.
Diş çürümesi gibi, periodontal hastalığın da nedeni plaklardır (yiyecek artıklarının diş çevresinde oluşturduğu tabaka). Plak, diş yüzeyinde toplanmış olan bakteri ve şekerleri içerir. Plak, sürekli olarak ağzınızda oluşur ve dişlerinizin yüzeyinde toplanır. Plak, diş eti çizgileriniz boyunca biriktikçe, diş etlerinizi hassaslaştırarak ve kanar hale getirerek diş etlerinizi rahatsız eder. Bu durum, dişeti iltihabı olarak adlandırılır (bkz.Diş Etleri iltihabı). Eğer hergün dişlerinizi fırçalayarak ve diş aralarını temizleyerek plağı kaldırmazsanız, birikmeye devam eder ve taş (tartar) olarak bilinen kireçlenmiş birikmeleri oluşturmak üzere tükürüğünüzdeki minerallerle birleşir.
Plak, taşın üzerinde biriktikçe, diş etleri yavaş yavaş dişlerden ayrılır ve diş kovuklarının bakteri ve zaman zaman da irinle dolmasına neden olur. Hastalık tedavi edilmediğinde, dişleri destekleyen kemiğe geçer ve zarar verir. Sonuçta, tedavi edilmediğinde, sağlıklı olan çürümemiş diş gevşer ve kaybedilebilir.
Plak ve taşı kontrol etmenin en iyi yöntemi dişlerin her yerini düzenli olarak (günde en az iki kez) fırçalamak ve günde en az bir kez diş aralarını temizlemektir. Diş çürümesiyle birlikte, özellikle öğün aralarında yediğiniz şeker miktarını sınırlayın.
Dişlerimizin hep genç kalması için;
- İlk dişlerin çıkmasıyla birlikte diş temizliğine başlanmalı.
- Yeterli miktarda kalsiyumlu besinler tüketilmeli.
- 3Diş minesinin zarar görmemesi için kabuklu yemişler kırılmamalı.
- Sıcak – soğuk gıda tüketimi diş minesine zarar vereceğinden, hassasiyeti artıracağından dikkat edilmeli.
- Süt dişlerindeki estetik bozukluk kalıcı dişlerin sağlıksız olmasına neden olur. Uzun süre biberonla beslenmekten kaçının.
- Tatlı gıdaların tüketiminden sonra ağzın su ile çalkalanması gerekir.
- Diş gıcırdatma dişlere zarar veriyor. Diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığı varsa, mutlaka tedavi etme yoluna gidilmeli. Yoksa dişlerde aşınmalar oluşur ve ön bölge dişlerinin boyunun kısalmasına neden olur ki bu da diş görüntüsünü ve sağlığını bozar.
- Diş eti hastalıkları; en az önemsenen, en çok diş kaybına neden olan ve aynı zamanda ağız estetiğini bozan hastalıklardır. Diş eti hastalıkları; dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Diş etinin kızarık, şiş ve ödemli görünmesine neden olduğu için diş estetiğini de olumsuz etkiler. Düzenli hekim kontrolleriyle ve gerekliyse diş taşları temizletilerek kontrol altında tutulabilir.
- Hamilelik te de diş tedavisi yaptırılabilir.
- Ağız kokusunun giderilmesi için dilleri günde en az iki defa fırçalamak gereklidir.
- Doğru fırça seçilmelidir. Bunun için fırçanın kıllarının çok sert olması diş eti kanaması yapar. Fırçanın kıllarının yumuşak olması da yeterli temizlik sağlayamayabilir.
- Daimi dişlere yol gösteren süt dişlerinin vaktinden önce çürümesi ve kaybedilmesi, ağızdaki diş dizisi dengesi ile diş estetiğini bozar. Süt dişinin erken çekimi, alttan gelen daimi dişlerde çapraşıklığa ve çene kemiği gelişiminde bozulmalara neden olur. Bu yüzden süt dişlerini sallanıp düşünceye kadar korumak gerekir. Süt dişleri çürükse dolgu yapıp ağızda tutmak gerekir. Süt dişi çekilmek zorundaysa çekip, ‘yer tutucu’ dediğimiz apareyi yapıp, altındaki daimi dişin rahatça ve düzgün çıkması sağlanmalı.
- Dişleri nasıl fırçaladığınız da diş sağlığı ve estetiği açısından önemlidir. Dişleri fırçalarken şu yöntem izlenmeli: Fırçayı diş-dişetinin birleştiği kısma yerleştirip, dairesel olarak masaj yapar gibi ovalayıp, sonra üst çeneyi aşağı doğru, alt çeneyi de yukarı doğru fırçalamalıyız. Dişler sert fırçalarla ve sertçe fırçalanırsa, dişlerde aşınmalar oluşabilir. Bu da estetik açıdan kötü görünmeye neden olur. Ayrıca diş fırçası, fırçalamaya başlamadan önce ıslatılmamalıdır. Macunun köpürmesi için de yeterli sıvı ağızda mevcuttur. Fırçalama işi bittikten sonra ağız yıkanmadan bırakılmalıdır. Çünkü florün kalan kısmının diş üzerinde etkisi devam eder.
- Eğer dişler yeterince beyaz değilse, diş beyazlatma (bleaching) denilen kimyasal içeriği bulunan bir yöntemle, dişler rahatlıkla beyazlatılabilir. Beyazlatma; normal diş rengini daha da açmak için yapılır. Hekim tavsiyesine göre yapılmalıdır. Beyazlatmanın hiçbir yan etkisi yoktur.
- Dişlerimizde dizilmeleri açısından çarpışıklık mevcutsa bu durumun giderilmesi için tel tedavisi her yaşta uygulanabilir. Dişlerin çene kemiğinde düzgün şekilde yer alması estetik açıdan olduğu kadar sağlık açısından da önem taşır. Diş yüzeylerine ve aralarına fırça daha rahat ulaşacağı için temizliği daha iyi sağlanmış olur.
- Diş eti hastalıkları; ne kadar önemsenirse o denli diş kaybı az olur. Hastalıklar; en çok diş kaybına neden olan ve ağız estetiğini bozulmasına neden olur. Diş eti hastalıkları; dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Diş etinin kızarık, şiş ve ödemli olması diş eti dokusuna ve hatta diğer organlara zarar verir. Kötü görünüme neden olduğu için diş estetiğini de olumsuz etkiler. Düzenli hekim kontrolleriyle bu tür rahatsızlıkların tedavisi kolaydır. Gerekliyse diş taşları temizletilerek kontrol altında tutulabilir.
- Ağzın gülme hattındaki estetiği yeniden sağlamak için beyaz dolgular tercih edilir. Diğer alanda kalan dişler için altında siyah metal olmayan kaplamalar (zirkonyum) ve lamineler (yaprak diş) en çok tercih edilen tedavi şekilleridir.
- Kalp ve şeker hastalığı olanlar; hastalıkları kontrol altındaysa ve uygun çene kemiğine sahiplerse her yaşta diş implantı yaptırarak estetiklerine kavuşabilirler. Bunun için çene kemiği yapısının uygun olması yeterlidir. İmplant; sadece büyüme ve gelişimini tamamlamamış çocuklarda ve kontrol altında olmayan kalp ve şeker hastalığı durumlarında yapılmaz.
- Tam çıkamamış ve sürekli iltihaplanan yirmi yaş dişlerinizi ihmal etmemelisiniz. Bunları mutlaka tedavi ettirmelisiniz. Bu dişler, diğer dişleri iterek özellikle ön bölge dişlerde çapraşıklığa neden olup diş estetiğini bozabilirler. Gömülü kaldıkları için iltihaplanmalara, kistlere neden olurlar. Çiğnemede çok fazla kullanılmazlar. Dişlerde eğriliklere neden olurlar. Ömürleri de fazla uzun olmadığı için kısa süre sonra çürümeğe başlarlar. Ağız sağlığında birçok probleme neden oldukları için, yirmilik dişlerden küçük bir operasyonla kurtulabiliriz. Çekilen 20 yaş dişlerinin yerine protez diş yaptırmaya gerek yoktur.
- Çekilen dişlerin yerine en rahat kullanabileceğimiz implant diştir. Kaybedilen dişler nedeniyle estetiğimiz bozulmuşsa, diş implantı yaptırarak estetiğimizi yeniden kazanabiliriz. İmplant; eksik olan dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökleri olarak tanımlanabilir. Doğal dişlere en doğru alternatif olan diş implantlarının en büyük avantajı, bitişik dişlerin kesilmemesidir. Diğer protezler gibi takıp çıkarma sorunu olmadığından kendi dişimiz kadar güvenle kullanabiliriz. İmplantlar sayesinde hem sağlam dişlerinizi korumuş olursunuz, hem de doğal bir gülümsemeye sahip olursunuz.
- Ağız gargarası kullanabilirsiniz, bakteri plağını azaltmak için.
- Her gün diş ipi kullanın.
- Arayüz fırçasından yararlanın.
- Eğer protez kullanıyorsanız; akşam uyumadan önce protezlerinizi çıkarıp soğuk suya bırakmayı, protez temizleme tabletleri ve dişi ipi kullanmayı ama en önemlisi de diş hekiminize altı ayda bir uğramayı ihmal etmeyin!
- Protezlerinizi cilalatmayı önemseyin. Dünya nüfusunun %20′sinin yakın bir gelecekte 65 yaş üstünde olacağı düşünülmektedir. Yıllar akıp gitse de sağlığa gereken önem verildiğinde insanlar daha genç olacaktır. Daha yaşlı olunmasına rağmen daha dinç kalınacaktır. Dişler; evde yapılan düzenli bakım ve düzenli diş muayeneleri ile bir ömür boyu sağlıklı kalabilirler.